Epilepsi (Sara)
Epilepsi (Sara) Nedir?
Beyinde anormal aşırı ve senkron nöral aktivite sonucu gelişen semptomlara “nöbet” adı verilmektedir. Epilepsi (Sara), beynin nöbet oluşturmaya yatkınlığı ile karakterize bir hastalıktır. Dünya genelinin %1’ini etkileyen epilepsi nörolojik hastalıklar arasında sıklık açısından dördüncü sıradadır. Çoğu hasta nöbet dışında oldukça sağlıklıdır ve günlük yaşamlarını normal bir şekilde sürdürebilir.
Epilepsi ve Nöbet Tipleri Nelerdir?
Epilepsi nöbetleri beynin bir bölgesinden başlayabilir (fokal/parsiyel), bu bölgeye sınırlı kalabilir ya da diğer beyin bölgelerine yayılabilir (sekonder jeneralize). Fokal nöbetler sırasında kişinin bilinci yerinde olup etrafın farkında olmaya devam edebilir ya da bilinci kapalı olabilir.
Bazı hastalar nöbet başlangıcında beynin etkilendiği bölgeye göre uyuşukluk, terleme, sersemlik, bulantı, algı ve hafıza bozuklukları, görsel şikayetler, midede yükselme hissi, ‘deja vu’ hissi gibi duyumsamalar yaşayabilir. “Aura” adı verilen bu semptomlar çoğu zaman çevreden gözlenemeyen ve yalnızca nöbet geçiren kişi tarafından nöbetin ilk belirtisi olarak fark edilen hislerdir. Nöbetin beynin hangi bölgesinden başladığını göstermesi açısından oldukça önemlidir. Genellikle kısa sürelidir ve asıl olarak bilincin etkilenmediği fokal/parsiyel nöbetler olarak sınıflanır.
Nöbet sırasında bazı hastalar günlük yaşamda gözlenebilen birtakım hareketler sergileyebilirler. Yalanma-yutkunma, çiğneme, elbiselerini çekiştirme, yürüme, pedal çevirme, gülme, ağlama, burun silme gibi kişinin kontrolü altında olmayan yarı amaçlı bu hareketlere “otomatizma” adı verilmektedir. Bu hareketler de nöbetin beynin hangi bölgesinden kaynaklandığını veya beynin hangi bölgesinin etkilendiğini göstermesi açısından ipucu sağlar. Çoğunlukla hastalar bu dönemi hatırlamazlar.
Beynin ön bölgesinde yer alan frontal lob nöbetlerinde vücudun çeşitli bölgelerinde ya da tümünde kasılma şeklinde motor belirtiler görülür. Hastaların vücutları bu sırada belirli bir postür alabilir. Genellikle jeneralize tonik-klonik nöbet olarak adlandırılan büyük nöbetler gözlenir. Konuşmada duraklama, anlamsız sesler çıkarma ya da bağırma eşlik edebilir. Nöbet sonrası vücudun bir kısmında geçici felç şeklinde bulgu saptanabilir. Bu nöbetler genellikle uykuda ve küme şeklinde görülür.
Fokal/parsiyel nöbetlerin yarısından fazlası beynin temporal lob denilen bölgesinden kaynaklanır. Nöbetler, auralar ve otomatizmalar açısından oldukça zengindir. Hareketlerin bir anda durması ve sonrasında çiğneme gibi ağız hareketlerinin eşlik ettiği otomatizmaların eklenmesi en sık görülen nöbet belirtisidir. Midede yükselme hissi aura şeklinde sık görülmektedir. Nöbet sırasında bilinç açık ya da kapalı olabilir. Nöbet, diğer beyin bölgelerine yayılırsa büyük nöbete dönüşebilir.
Pariyetal lob denilen bölge nöbetlerinde duysal belirtiler önplanda iken oksipital lob nöbetlerinde ise görsel semptomlar ortaya çıkar. Bu bölgelerin nöbetleri de beyne yayıldığında büyük nöbet görülebilir.
Jeneralize nöbetler ise, beynin her iki yarısında aynı anda görülen anormal aktivite sonucu meydana gelir. Nöbet başlangıcından itibaren beynin tüm bölgeleri etkilenmiştir. Absans nöbeti adı verilen tabloda kişi boşluğa dalıp gitmiş gibi görünür ve o sırada bilinç kapalıdır. Çocuklarda görülen ve dikkat eksikliği ile karıştırılan bu nöbetlerde vücutta dışarıdan görülen bir kasılma ve/veya çırpınma hareketi yoktur. Absans dışındaki jenerelize nöbetlerde kas seyirmeleri (miyokloni), kaslarda kasılma ya da tonus kaybı görülebilir.
Bazı nöbetlerin fokal ya da jeneralize olduğuna karar verilemeyebilir. Hastanın bir süre takip edilmesi ve ileri inceleme yöntemlerinin yapılması gerekebilir.
Nöbeti Tetikleyen Faktörler Var mı?
Nöbet oluşumunu tetiklediği bilinen durumlar şunlardır:
- Stres
- Ateşli enfeksiyonlar
- Uykusuzluk
- Mens (adet) dönemleri
- Bazı ilaçlar
- Aşırı alkol kullanımı veya alkol yoksunluğu
- Kan değerlerindeki bozukluklar (Hipoglisemi, hiperglisemi, hiponatremi gibi)
- Banyo, ışık, şekil gibi etmenler (Refleks epilepsiler)
- Epilepsi ilacının düzensiz kullanılması veya dozunun azaltılması
Epilepsi Tanısı Nasıl Konulur?
Her nöbet geçiren kişiye epilepsi tanısı konulmaz. Eğer ortaya çıkan nöbet kan değerlerindeki bozukluk, zehirlenme, enfeksiyon gibi bir duruma bağlı ise “tetiklenmiş nöbet” olarak kabul edilir ve altta yatan nedenin tedavisi gerekir. Epilepsi tanısı konulması için en az iki tetiklenmemiş nöbetin en az 24 saat ara ile meydana gelmesi, tetiklenmemiş bir nöbet varlığında ise tekrarlama riskinin yüksek olması ya da nöbet ile birlikte özgün belirti ve bulguların eşlik etmesi (epilepsi sendromu) gerekir. Risk ve altta yatan neden tam olarak bilinemiyorsa ikinci nöbet sonrası epilepsi tanısı konulabilir.
Epilepside ana semptom nöbet geçirmedir. Ancak hastalar ya da yakınları nöbeti bayılma, kendinden geçme, anlamsız hareket ve davranışlar gibi farklı şekillerde tanımlayabilirler. Nöbetin öncesi, başlangıcı, seyri ve sonrası ayrıntılı bir şekilde değerlendirilirse nöbet tanımlaması ve epilepsi tanısı daha doğru yapılabilir. Nöbet sırasında kişinin yanında bulunanların gözlemleri ve yapılabiliyorsa nöbetin video kaydı oldukça önem taşımaktadır. Nörolojik bir muayene sonrasında beyin görüntüleme (BT, MR, PET), uyanıklık EEG, uyku-uyanıklık EEG ve gerekirse video EEG yapılarak tanıya varılmaya çalışılır. Hastanın yaşı, nöbet özellikleri, EEG ve görüntüleme bulgularına göre hangi tip epilepsi olduğuna karar verilir.
Epilepsi Başka Hastalıklar ile Karışır mı?
Aralıklı olarak ortaya çıkabilen senkop (bayılma), migren, geçici iskemik ataklar, uyku bozuklukları, hareket bozuklukları, kalp problemleri, panik atak ve yalancı nöbet gibi durumlar epilepsi nöbetleri ile karışabilmektedir. Anamnez, atak özellikleri ve ek tetkikler ile ayırıcı tanı yapılmalıdır.
Epilepsi Tedavisi Nasıl Yapılır?
Tedavide ilk amaç nöbetlerin durdurulması ve nöbetin ortaya çıkmasının önlenmesidir. Bu nedenle epilepsi tipine uygun ilaçların etkin dozda ve sürede kullanılması son derece önemlidir. Çoğu hasta ilaç tedavisi ile nöbetsiz bir şekilde yaşamlarına devam eder. Bazı hastalar tek bir ilaç ile nöbet geçirmezken bazılarında çoklu ilaç kullanımı gerekebilir.
İlaç tedavisine rağmen nöbetlerin devam etmesi durumunda hastalar epilepsi odağının çıkarılmasını amaçlayan rezektif cerrahi açısından değerlendirilebilir. Cerrahi sonrası bazı hastalar belirli bir süre ilaç kullanmaya devam eder ve nöbetler ortadan kalkarsa ilaç kesilebilir. Ancak nöbetleri devam eden hastalar ilaç kullanmaya devam etmek zorunda kalabilir. Her hasta rezektif cerrahi için uygun olmayabilir. Bu hastalarda nöbet sıklığını ve şiddetini azaltmak ve/veya beyinde nöbet yayılımını engellemek için fonksiyonel ya da palyatif cerrahi yöntemleri uygulanabilir.
Sık Nöbet Geçirmek Tehlikeli midir?
Nöbetlerin büyük bir çoğunluğu 1-2 dakika içerisinde sonlanır ve beyinde kalıcı bir hasara yol açmaz. Ancak nöbetin uzun süreli devam etmesi olarak bilinen “status” tablosunda nöbetin acil olarak durdurulması gerekir.
Sık nöbet geçiren kişilerde ruhsal gerginlik, depresyona yatkınlık, özgüven kaybı, kendini dışlanmış ve değersiz hissetme görülebilir. Bu durumda hastanın psikiyatrik yardım alması uygun olacaktır.
Epilepsi İlaçlarını Kesmek Mümkün mü?
Bazı epilepsi sendromları hayatın belirli dönemlerinde ortaya çıkar ve sonra kaybolur. Bu hastalarda belli bir süre ilaç kullanılıp sonrasında ilaçlar kesilebilir. Bazı hastalarda ise yaşam boyu ilaç kullanmak gerekebilir. Takiplerde 5 yıl ya da daha uzun süre nöbetsiz dönem gözlenirse hastanın durumuna göre ilaç tedavisi azaltılıp kesilebilir. Bu durumda nöbet tekrarı olabileceği konusunda dikkatli olunmalıdır.